Kanser Hastalarına Yardım Derneği adına Kızılbaş parkı ve 100k



            Prostat Kanserine 

            Farkındalık Koşusu

            Kızılbaş Parkı 100k


                Koşuyu koşma kararını martın 2. haftası eşimle evde otururken aldık. Kanser Hastalarına Yardım Derneğinin bu yıl mavi ay kapsamında yani Prostat Kanserine Farkındalık amacıyla bir etkinliği olmadığını fark ettik. Kendi kendimize yeni parkta 100k koşalım dedik. Sonra bu fikir neden olmasın diye gelişti. Bunun üzerine önce çok sevgili Murat Alpal abimle sonra Lefkoşa Türk Belediyesiyle ve daha sonrada Kanser Hastalarına Yardım Derneği ile görüştüm. 2 Nisan Pazar günü böyle bir etkinlik için Belediyeden parkın uygun olduğunu ve orada gün boyu bir etkinlik iznini aldık. Tamamıyla doğaçlama ve kendi gelişen bir süreç oldu. 


                Böyle bir koşu için özel bir hazırlığım veya planım yoktu. O güne kadar düzenli olarak koştuğum dağ maratonları vardı. Hafta sonları yaptığım uzunların böyle bir koşu için yeterli olduğunu biliyordum. Ancak mart ayı benim için genelde alerjik reaksiyonlarla baş etme ayı olur. Bunlara ek olarak da  koşu öncesindeki hafta koşudaki kalp ritimleri anormal derecede yükseldi. Muhtemelen bir virüs nedenli olduğunu tahmin ediyorum belki covid yada başka bir virüs. 


                Herzaman olduğu gibi Murat abimin ofisde afiş ve forma tasarımı yapıldı.






                Herşeyden önce formadan bahsetmek isterim. 10 saat boyunca üzerimdeydi ve hiç bir rahatsızlık vermedi. Hava sıcak olmasına rağmen terletmiyor ve çok esnek. Tam üzerime oturuyor bu yüzden de çok konforlu. Tüm koşu boyunca çok rahat hissettim. Koşu boyunca değişmem için 3 adet yapmışlardı ama değiştirme gereği bile duymadım. Öncelikle Murat Abime ve tüm ekibine tekrardan çok teşekkürler.



                2 Nisan pazar günü koşacağım kesinleştikten sonra parkta 2 kez koşma şansım oldu. Koşu boyunca kendime bir kontrol noktası belirledim. Belirlediğim yere masa, sandalye, mini bir piknik buzluğu ve bir şemsiye koymaya ihtiyaç duyacağımı düşünerek güzel bir yer belirledim. Son koşumu da sevgili Serkanla yaptık. O günde nabzım normal zamana göre yüksekti. Serkan ile bununla ilgili ne yapacağımızı ve koşu günü nelere ihtiyaç duyabileceğimi konuştuk.




                    1 Nisan pazar günü koşuda yemeği planladığım barları, peynirli sandviçleri ve sular ile elektrolitlerimi hazırladım.





                    Bunlar dışında mini buzluğa kola, limonata ve magnezyum koydum. Magnezyumda olası krampları engellemek için. Çünkü böyle bir koşuya hazır değilim ve kramplar kaçınılmaz. 



             2 Nisan Pazar Günü

                    Herzamanki gibi sabah erken kalktım. Eşimle kahvemizi içtikten sonra. Malzameleri arabaya yükleyip. Koşuyu yapacağım kızılbaş parkına gittim. Kendi kontrol noktamı planladığım gibi oluşturdum.




                    Daha sonra önce LTB başkanı Mehmet Harmancı sonrada Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanı Raziye abla çok sevgili Murat Alpal abim ve koşunun başında bana yardımcı olan arkadaşlar geldi.(Tüm arkadaşların isimlerini en sonda paylaşacam.) Koşuya başlamadan plaketlerimizi aldık. Hep birlikte ilk turumuzu da attıktan sonra artık hedeflediğimiz hızda koşma zamanı.





                    Hedef saatte 10km yol kat edebilmekti. Yani 6 pace hızında. Her iki buçuk saatte de yönümü değiştiriyordum. Koşunun ilk saatleri çok keyifliydi. Hedeflediğim hızda ilk 60km yolu geçmişim. Ancak hissiyatım koşunun ilk kilometrelerinden başlayarak hiç iyi değildi. Koşarken nabzım çok yüksekti ve tüm beslenmemi buna göre yapmaya çalıştım. Tabi çok alışık olmadığım bir durum olduğu için deneme yanılma yoluyla bazen az bazen fazla su ve yemek yediğim oluyordu. Gelen moral veren o kadar çok insan oldu ki 60kmye kadar güzel ve fazla zorlanmadan geldim. 














                Yukarıdaki tablo koşu boyunca ki kalp atış hızlarım. Normalde bu kalp hızlarda 4:10 paceler de olmam gerekiyor. Ama o gün nabızım çok yüksek ve koştuğum zamanlarda neredeyse hep zone 3. buda çok daha fazla karbonhidrat tüketmek anlamına geliyor. Bu yüzden koşu boyunca 3 adet kola içtim. Son saya bildiğim 10litre suydu belki 11 litreye yaklaşmış olabilirim. Bunların içinde elektrolit ve magnezyum tabletlerde var. 10 adet bar ve 1 adette peynirli sandviç yedim. Kendi normalimden daha fazla su içtim ve daha fazla yemek tükettim. Buda bazı mide ve bağırsak problemleri yaşamama neden olsa da  koşu hızımı etkileyecek kadar bir sağlık sorunu yaşadığımı düşünmüyorum. Beni en çok etkileyen nabzımın çok aşırı yüksek olmasıydı. 



                    Yukarıdaki hız ve nabız grafiklerinde de görüleceği gibi 60km sonrasında hedef hızımdan geri kalmaya ve daha fazla yürümelere başlıyorum. 60kmye gelene kadar 9 kez yavaşlamışım. 60km den 86.km ye kadar sonra yaklaşık 15kez durmuşum. Hava genelde 20 derecelerdeydi ve bazı anlar hariç çok fazla etkilenmedim. Çünkü her zaman güzel bir esinti oluyordu ve Murat abinin yeni t-shirt gerçekten çok iyi hava alıyor. 







                
                    60.km den sonra artık hedefi kaçırmış olduğumu yavaş yavaş anlamaya başlamıştım. Hafif hafif bacaklarda kasılmalar ve hafif mide bulantılarıyla geçen bir son 26km oldu. Bacaklar kasıldığında yürüyor geçince koşmaya devam ediyordum. 

                    Hedefi kaçırmanın verdiği moral bozukluğuyla biraz daha erken 8 saat civarında koşuyu bırakmayı düşünmüştüm ama son gelen arkadaşlarla yaklaşık olarak 90dk daha koşmaya devam edebildim. 

                    

                    Sonuç olarak tamamen doğaçlama yaparak 450metrelik bir parkta 9 saat 32 dakikada 86,41 km koşmayı başarabildim. Bunu hedeflediğim gibi 10 saate ve 90kmye tamamlaya bilirmiydim tabiki tamamlardım. Ama bu bir yarış değil ve asıl hedefi kaçırdıktan sonra herhangi bir sakatlık riskini zorlamanın bir anlamı olmayacağını koşunun sonunda bana katılan arkadaşlarla kararlaştırdık. Koşudan sonra toparlanma sürecim eskiye göre çok daha hızlı. Salı günü bacaklarda hiç bir ağrı sızı hissetmiyordum. Tabi koşunun sonuna beni en sona taşıya bilecek arkadaşları sakladım ki olurda yalnız kalırsam en azından en zor anlarda bana destek olsunlar diye. Bu arkadaşlar kim tabi ki sevgili dostlarım Mustafa, Serkan, Mahmut, Hakan ve sevgili Derviş hocamdı. Demek ki hasta bir günde 86km yol kat edebilecek kadar kendimi  tanımışım. Kendimi tanımaya ve geliştirmeye devam etmek için çalışmaya devam. Çünkü kendimizi ne kadar iyi tanırsak o kadar uzağa gidebiliriz.








                    Gelen destek veren herkese sonsuz teşekkürler. Hep birlikte prostat kanserine bir nebzede olsa dikkat çekebilmişsek ne mutlu bizlere. O gün koşuya katılan arkadaşlara dernek tarafından katılım belgesi de verilecektir. Koşuya katılan listesi aşağıdadır. Yazmayı unuttuğum birileri var ise lütfen benimle iletişime geçiniz. 

1-      Evren Celal

2-      Mustafa Tugce

3-      Serkan Kimyacı

4-      Mahmut Fehmioğlu

5-      Tarık Ertuğ

6-      Hakan Korsan

7-      Murat Alpal

8-      Derviş Şamil

9-      Ahmet Ural Pehlivan

10-   Görkem Bulunç

11-   Hüseyin Arhan

12-   Deniz Kalıpcıoğlu

13-   Erim Depreli

14-   Kadriye Depreli

15-   Erdi Güler

16-   Osman Atakan

17-   Cemil Yeşilada

18-   Mehmet Uyguroğlu

19-   Kemal Elmas

20-   Suna Evran Elmas

21-   Asım Öngün

22-   Mehmet Öngün

23-   Yetkin Öngün

24-   Mustafa Yağan

25-   Emel Yağan

26-   Doğa Dönmezer

27-   Yusuf Yıldızev

28-   Emre Değirmencioğlu

29-   Onur İstillozlu

30-   Remzi Öztenekecioğlu

31-   Serkan avcı

32-   Zeki Basri

33-   Aydın Akkuş


      Not: Bu paragraf koşudan 2 ay sonra eklenmiştir. O gün yaptığım koşuda sonradan fark edebildiğim bazı sorunlar yaşadığımı anladım. Yaptırdığım kan tahlillerinde o gün koşuyu yaparken vücudum da hiç demir olmadığı anlaşılmıştır. bu nedenle nabzım hep yüksekti. Çünkü demir kaslara oksijeni taşınmasında çok önemli rolü var. Sorunun midemdeki asit dengesizliğinden olduğu sonucuna vardım. Mide asidi yeterli olmayınca yediklerinizi iyi hazmedemeyip mineral ve vitaminleri ememiyor. Bu nedenle de böyle sorunlar yaşanabiliyor.



                    

Yorumlar

Popüler Yayınlar